top of page

RAMAZAN BAYRAMI SEVİNCİ

Bayramlar, toplumların yaşamında anlamlı günlerdir. Bu nedenle bu günler sevinç ve neşe içinde kutlanır. Bayram hazırlıkları bir hafta öncesinden başlar. Her tarafı tatlı heyecan sarar. Alış verişler yapılır. Yeni elbiseler alınır. Bayramda ikram edilmek üzere baklava ve börekler yapılır. Evler temizlenerek bayram hazırlıkları tamamlanır.

Bayramın birinci günü, sabahleyin erkenden kalkılır. Abdest alınıp temiz elbiseler giyilerek camiye gidilir. Camide cemaatle bayram namazı kılınır. Bayram namazı kılındıktan sonra genellikle barış, sevgi ve güncel konuları içeren "Hutbe" dinlenir. Daha sonra toplu halde dua edilir. Camide veya cami çıkışında Müslümanlar birbirlerinin bayramını tebrik ederler. 
Erkekler camiden dönünce, aile bireyleri arasında bayramlaşma yapılır. Küçükler büyüklerin ellerinden öperek, hayır dualarını alırlar. Büyükler de küçüklere değişik hediyeler vererek, onları sevindirirler.

Bayram süresince en yakın komşulardan başlamak üzere, eş, dost, akraba ziyareti yapılır. Dargınlar barıştırılır, yoksullar, kimsesizler gözetilir. Hastalar ziyaret edilir. Uzakta bulunan akraba ve dostların bayramları çeşitli iletişim araçlarıyla kutlanır
Ayrıca vefat etmiş olan yakınların kabirleri ziyaret edilir. Burada onlar için Kur'an okunur ve dua edilir.

Enes ibni Malik Radiyallâhu Anh anlatıyor: 

Cahiliye devrinde yılda iki gün vardı ki, halk o günlerde eğlenirdi. Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem Medine’ye gelince şöyle buyurdu: 

 

“Sizin de eğleneceğiniz iki gününüz var. Allah, Cahiliye devrindeki o günlerin yerine size daha hayırlısını verdi. Onlar Ramazan ve Kurban Bayramı günleridir.”



Bayram günlerinde meşru dairede oyun ve eğlenceye de müsaade edilmiştir.                                    Bu husustaki Peygamberimizin müsaadesini Hz. Âişe Radiyallâhu Anhâ anlatıyor: 
 

Bir def’a Mina günlerinde (yani Kurban Bayramının ilk üç günlerinden birinde) Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem yanıma girdi. Karşımda Buâs ezgilerini def çalarak okuyan iki kız vardı. Yatağına uzanıp yüzünü çevirdi.


Derken Ebu Bekir girdi: “Bu ne hal? Resulullah’ın yanında şeytan çalgıları mı?”   diyerek beni azarladı.


Bunun üzerine Sallallâhu Aleyhi Vesellem ona dönüp, “Onlara ilişme” diye buyurdu.

Babamın zihni başka bir şeyle meşgul olunca kızlara işaret ettim, onlar da çıktılar.

Buhari’nin rivayetine göre Muhammed Sallallâhu Aleyhi Vesellem, “Onlara ilişme” dedikten sonra “Her kavmin bayramı vardır, bu da bizim bayramımızdır” ya da “Bu günler bayram günleridir” diye eklemiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 



Asr-ı Saâdette, bugünkü folklore benzer şekilde millî geleneğe dayanan mızrak oyunları ve rakslar vardı. Bunu genellikle Habeşistanlılar oynardı. Buhârî ve Müslim gibi hadis kitaplarında bu hususta Hz. Âişe’den nakledilen bazı rivayetler vardır.

Bir bayram günü Sudanlılar kalkan ve mızrak oyunu oynayıp raks ederken Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem onları gördü, Hz. Âişe’nin bu oyunu seyretmesine izin verdi.

Hz. Âişe Radiyallâhu Anhâ bu durumu şöyle anlatıyor: 

 

“Habeşliler gelerek raksetmeye başlayınca Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem beni çağırdı. Ben de gelerek başımı onun omuzuna dayadım. Habeşlilerin oyununa bakmaya başladım. Nihayet onlara bakmaktan ilk vazgeçen ben oldum.”

Hatta böyle bir oyunda Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem Habeşlilere, “Haydi bakalım Efrideoğulları, göreyim sizi!” buyurarak bir teşvikte de bulunmuştu.

Öyle ki, böyle bir ekibi görünce taşlamak sûretiyle onlara engel olmak isteyen Hz. Ömer Radiyallâhu Anha Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem:

“Bırak onları, yâ Ömer!” diyerek teskin etmişti.

 

Bayramda Peygamberimizin Bir Yetim Kızı Sevindirmesi:

Sevgili Peygamberimiz, bir bayram günü evinden dışarıya çıkmıştı, bu esnada sokakta karşılaştığı Müslümanlarla bayramlaşıyordu. Çocuklar da güzel elbiselerini giyinip şenlik içinde bayram coşkusunu yaşıyorlardı.

Ancak bir kız çocuğu vardı ki, bir kenara çekilmişti, üzgündü, diğer çocukların yüzünde olan gülücükler onda görünmüyordu. Peygamber Efendimiz, bu kız çocuğu ile ilgilendi. Meğer bu yavrucak bir şehit yetimiydi! O da güzel elbiseler giyinmiş olarak analı babalı, sevinçli bir bayram yaşamayı elbette isterdi.

Efendimiz Hazretleri onun elinden tuttu, “Üzülme” dedi, “Üzülme yavrum! İster misin, kızım Fâtıma ablan olsun, eşim Âişe annen olsun, ben de baban olayım!” Bunu hangi çocuk istemez ki!

Sevgili Peygamberimiz bu şehit yetimi kızcağızı evine götürdü, Hazreti Fâtıma ve Hazreti Âişe ona yeni elbiseler giydirdiler, saçını taradılar, cebine bir miktar para koydular. Şehit yetiminin yüzü gülüyordu. Artık o da öteki çocuklar gibi bayramın coşkusunu yüreğinde hissediyordu. Ona bu ortamı hazırlayan, Sevgili Peygamberimiz’di!


bottom of page